MARAŞLIM;
BİR HAMASET DESTANI NAHŞEDİLDİ BAĞRINA
YURDUMUN ASLANLARI ÖLDÜ İMAN UĞRUNA
RUHLARDA BAYRAKLAŞAN ALLAH İÇİN SAVAŞTIR
BU ŞEHİTLER DİYARI İŞTE BU YER MARAŞTIR
İşte sana geldim yıllarca sonra
Seni çok özledim kahraman şehrim
Beni çocuk gibi kollarına al
Koynunda hasreti gidereceğim
Güzel bacılarım, edelerimle
Buluşalım akşam güneş batarken
Kaleden Maraş'ı seyredelim hey
Madalyalı bayrak dalgalanırken
Öyle özledim ki yemeklerini
Canım kahvaltıda çörek istiyor
Şöyle buz gibi bir meyan şerbeti
Maraş peynirinden börek istiyor
İçli köftelerim acılı olsun
Maraş lâhmacunu beni doyurur
Üstüne köpüklü kahve içerken
Bir tas da soğuk su verin ne olur
Burnumda tütüyor firik tarhana
Kırk gündüz kırk gece yiyebilirim
Kaymaklı dondurma, fıstık ezmesi
Allah'ım sevinçten ölebilirim
Öyle özledim ki doğduğum evi
Küçük ediğimi, dar sokakları
Gençliğimin dolu dizgin geçtiği
Oyun oynadığım arkadaşları
Ahır dağlarının deli poyrazı
Benim için güzel bir türkü tuttur
Uğuldasın çamlar gece yarısı
Sensiz günlerimi bana unuttur
Şarkı söyleyelim gelin bu gece
Loş ve serin Döngel Mağarasında
Elele kolkola hep beraberce
Bir kadeh içelim Pınarbaşı'nda
Saraylar, bahçeler istemem artık
İstemem gül kokan hoş cariyeler
İsterim ki ecel Maraş’ta çalsın
Uyurken kapımı bir akşam yeter
Âlimoğlu
Şu kalenin dili var
Var mı ondan daha yar
Maraşlı çetelerle
Düşmana oldu mezar
Uzunoluk geçilmez
Maraş yardan seçilmez
Toprağına can feda
Ona paha biçilmez
Maraşlı kahramandır
Kahramanlık mayandır
Dostuna pamuk gibi
Düşmanına yamandır
Sularım ben kanımla
Severim hem canımla
Kem gözle bakanları
Boğarım tükrüğümle
Hem eşim hem aşımsın
Sen hayat kaynagımsın
Kahraman ve şanlısın
Sevgili Maraşımsın
Sen Maraş'ı başka yere benzetme
İnsanı başkadır bizim Maraş'ın
Kardeşine ede, babaya aga
Lisanı başkadır bizim Maraş'ın
Yaz gelir güneşi insanı yakar
Geçit vermiyordur yolları kışın
Her yerde yağmur yağar, bizim orda kar
Nisan'ı başkadır bizim Maraş'ın
Eğer ki kalbine düşmüşse sevinç
Sevinç çığlıkları atıyor her genç
Benim kardeşimde öyle şey olmaz
Coşanı başkadır bizim Maraş'ın
Kalbinden ne geçerse hep onu der
Yalan söylemez hiç gitse de başı
Mert olanı sever, zalimi döver
Yiğidi başkadır bizim Maraş'ın
O zat'ın kalbinde hep ALLAH vardı
Etrafını nice yiğitler sardı
Ünvanı önderin Sütçü İmam'dı
Lideri başkadır bizim Maraş'ın
MARAŞ toprağında doğup büyüyen
Emrah Karakoç'tur bunları diyen
Yemin ederim bu sözüme inan
Sevgisi başkadır bizim Maraş'ın
Meşhur sarmısağın elbet bilirim
Acıdır biberin yiyebilirim
Düşmanlar çatlasın gülebilirim
Namlısın şanlısın sen Maraşımsın
Sır menzelet barajı hayat kaynağı
Attılar barajı oltayla ağı
Çektiler ağdan sazan balığı
Namlısın şanlısın sen Maraşımsın
Gelir suyun senin ahır dağından
Geçemem sütünden tereyağından
Gider dinlenirsin kazma bağından
Namlısın şanlısın sen Maraşımsın
Uzunoluk kahramanlık destanı
Sütçü imamdır onun kahramanı
Vermezsin maraşı verirsin canı
Namlısın şanlısın sen Maraşımsın
Yayladan yaylaya koşar keçiler
Keçilerden sağılır bembeyaz sütler
Yaşar dondurması sütleri bekler
Namlısın şanlısın sen Maraşımsın
Destan yazan bir milletin
En kahraman evlatlarıyız biz
Esaret denilen illetin
Özgürlük nidalarıyız biz
Hangi silah yıkar
Bu çoşmuş yürekleri
Hangi silah büker
Bu çelikten bilekleri
Ellerinde kazma kürek ile
Bedenlerinde çelikten yürek ile
Yıkılırmı bu iman?
Kafirdeki top tüfek ile
Taşın toprağın şahlandı birden
Şehitlerin doğruldu yerden
Vazgeçti gencecik fidanlar serden
Kaçış yoktu elbette kaderden
Ve o kutlu gün geldi çattı
Yiğitlerim düşmanı Maraştan attı
Ebem bile düşmana sopa attı
Bu milletimin beklediği murattı
12 Şubat derler bu kutlu gün için
Ahır dağı gururlanır için için
Maraş'ım boşuna değil şanın, şöhretin
Yurdusun sen destan yazan bir milletin...
Ahır dağı eteğine oturmuş
Ilgıt ılgıt eser yeli Maraş’ın
Sanayide fabrikalar yatırmış
Doğrulur ilerde beli Maraş’ın
Sütçü İmam kurtuluşun başında
Aslan Hoca daha gençlik yaşında
Madalyası parlıyor bak döşünde
Gavurları boğmuş seli Maraş’ın
Dondurması Avrupa’ya ulaştı
Markası var dünyaları dolaştı
Pehlivanlar tuş etmeye güreşti
Tutulmaz ustadır eli Maraş’ın
Tarhanası değmez bile dişine
Biberini yiyen bir kez düşüne
Ede dedikleri gider hoşuma
Bir başka güzeldir dili Maraş’ın
İşlerine besmeleyle başlanır
Kazanlarda hedikleri haşlanır
Sandıkları nakış nakış işlenir
Al yeşil bürünmüş, çili Maraş’ın
İçli köfte ceviz saklar içinde
Zülüfleri tel tel olmuş saçında
Bilsem onu hangi ayın kaçında
Derilir baharda gülü Maraş’ın
Oniki şubatta döktüğüm kanlar
Fatiha bekliyor bak aziz canlar
Susmasın ebedi ulu ezanlar
Yeniden canlandı külü Maraş’ın